Friday, September 7, 2007

30 ağustos tatili

çok zaman oldu ama anca vakit buldum yazmaya.

bildiğiniz gibi (halen türkiye sınırları içinde olan arkadaşlarıma sesleniyorum, gurbettekiler ne bilcek) 30 ağustos pek sevgili zafer bayramımız ve tatilimizdi. biz de ne yaptık 31 ağustos cumayı da bu tatile dahil edip kendimize fantastik bir program çizdik.

Ağva
perşembe akşamı sevdicekle ağvada acqua verde diye güzelcene bir otele gittik. ilk günümüzü havuz başında kah güneşlenerek kah yüzerekten geçirirkene, sevdicek'in arkadaşları bizi havuz başında basarakten süpriz yaptılar. kendileri manyak olduğu için hem bizi rahatsız etmeye hem de yemek yemeye 2 saat (96km) yol tepmişler. zırdeliler topluluğu. geldiler en pahalısından kıytırık bir yemek yiyip, geldikleri gibi gittiler. (geldikleri gibi giderler) biz ama istifimizi ve romantizmimizi hiç bozmadık, otelin iskelesinden bir deniz bisikleti aldık , fotoğraf makinemizle başladık foto safarimize. sağolsun sevdicek'im benim "onu da çek, bunu da çek, beni de çek güzel çek ama çirkin çıkarsam silerim" diyerekten kafasını şişirmeme hiç laf etmedi. saatlerce nehir üstü bisiklet sefamızdan sonra otelimize dönüp aç insanlar gibi açık büfeden -ben diyeyim 4 tabak siz bilin ki bunun daha tatlısı meyvesi de var- tıkındık. gece gece ağvada nehir kenarında mum ışığı eşliğinde oturmanın bünyede bıraktığı hissiyatı yeterince anlatabileceğimi sanmıyorum. ben diyeyim "ay çooook romantiiikkk" siz diyeyin (deyin) "ne güzel huzur dolu", evet aynen öyle.

ertesi sabah da check out a kadar aynı şekilde manyaklar gibi açık büfe kahvaltı sonrası ufak bir ağvaya yürüyüşü araya sıkıştırıp, 12'de yılan gibi döne döne manyak güzel ağaçlı labirentlerden evimize ulaştık.

Rock'n'Coke
cumartesi günü kargalar kahvaltılarını henüz etmemiş iken, yine arabamızla yola çıkıp henüz en güzel yerler kapılmadan çadırımızı kurmak üzere hezarfen havaalanına gidiverdiiiik. muhtemelen festivaldeki stratejik olarak en başarılı alana (hem tuvaletlere hem de festival alanına en yakın) çadırımızı kurduktan sonra (bu arada beni görmeliydiniz. çadırı kurduğumuz toprak zeminin girintili çıkıntılı tarladan bozma bir şey olmasından dolayı gece rahat uyumak için, çadırı kurup yere sabitlemeden önce bir kaç kere çadırı farklı pozisyonlarda içine girip yere yatarak test ettim ehehe) festival alanına giderek bir tam gün sürecek bekleme seansımıza da başlamış olduk.

abartmıyorum bence rockncoke gibi festivallerin en kötü yanı sabah 8 de uyanmışken, akşama kadar konserlerin başlamasını beklemek. hayır bir de ya güneşten ya yağmurdan kaçmak zorunda olmak, sürekli sıkıntıdan yemek yemek, oturacak yer bulamamak bulunca da dönüşümlü tuvalete ya da yemek almaya gitmek hakkaten sinir bozucu. biz mesela winston çadırını cmtesi öğleden sonra keşfedip, pazar gecesine kadar kalkmadık desem sadece azıcık abartı olur =) neyse sonuçta bir şekilde kitap okuyarak, uyuyarak, kızarmış mantı denen muhteşem şeyi yiyerek vakit geçiyor ve chris cornell inize, manic street preachers'ınıza kavuşabiliyorsunuz.

bi de yavrum chris'cim o kadar şekerdi ki bütün konser boyunca gözlerimin içine baktı şarkılarını söylerken ayrıca kendisine müteşekkirim. hahahaha


sonuçta bir adet tadından yenmeyecek, uzatılmış 30 ağustos tatili yaşadık. bir daha asla festivallerde çadırda kalmama fikrimizi pekiştirdik ve zaman zaman ağvaya yine böyle tek gecelik geziler yapabileceğimize karar verdik. (yani ben kendi adıma verdim en azından)

ahanda size resimler:


3 comments:

Fery... said...

ya offff ayıp ama ya :P

Esterhazy said...

ozendim be sipa!! yazma bi daha boole seyler:)

Esterhazy said...

yazsana be yeni bi yazi!
iki hafta gecti agustosun ustunden!