çok yakında sizlerle!!!!
dedikten sonra sıra şimdi neler olduğunu anlatmaya geldi.
perşembe günü bir arkadaşımın aylar öncesinden yaptırdığı rezervasyona istinaden kendisinin davacı olduğu bir davada şahitlik yapmak üzere 9. iş mahkemesine gittim.
öncelikle sözlerime şöyle başlamak istiyorum:
oğlum erdem, sen nasıl bir insansın? bir insan herhangi bir mahkemeye / adliyeye gidip de hala avukat olmak isteyebilir mi? o iş yapılacak iş mi? sen aklını peynir ekmekle mi yedin? 4 saat ayakta beklenir mi içeri alınmak için? ha bir der herşey o mübaşir denen kendini bir bok sanan adamın iki ağzının arasında (bacak bacak üstüne attım diye azarladı beni de). senin adını bağırıyor, duydun duydun, duymadın duruşmaya gelmedin diye listede isminin üstünü çiziyor. insan katil olur be. hele karşı tarafın avukatı embesil ötesi sorular sorup senin şahitinin ağzına -afedersiniz normalde çok terbiyeli bir insanımdır- sçarken sen nasıl onun kafasını gözünü yarmak istemezsin? adliye koridorları terimini hiç mi duymadın? avukatların tümü psikopat değilse ne olayım. hem hukuk seçtikleri, hem anlamadıkları zilyonlarca eski dilde cümle okuyup ezberleyebildikleri, hem de bir tane duruşmaya girip buna rağmen hala o işi yapmaya devam ettikleri için hepsine tümden oooollllluuuuum siz manyak mısınız? demek istiyorum. bizim şerefsiz yelloz dışındaki avukatlar için söylüyorum, yapılan iş çok onurlu, çok haysiyetli bir iş gibi gözüküyor; kabul, ama çalışma ortamları kabul edilemez.
hayır çok garip. en fakirinden en zenginine hemen hemen herkesin bir avukatı var. en çok iş yapanından en az iş yapanına, en yaşlısından (ki 90 yaşında bastonlu gözleri görmeyen bir avukat gördüm yemin ediyorum), en tikisine (beni hedef alan yelloz kadın gibi) herkesler avukatlar da müvekiller de o adliye denilen kabus yerin (labirent gibi şerefsizim) sıcak ve havasız koridorlarında saatlerce bekliyor. insaniyet namına en ufak bir belirti yok. iki üç tane bank yüzlerce insan var. herşey primitif. adamın biri ismini bağırıyor duymak zorundasın. o koridorda sıran gelinceye kadar ayakta dikilip beklemek zorundasın. saat 11:30'da mı diyor duruşma için, 10'da da girebilirsin, benimki gibi 13:30'da da. o yüzden 10'da gidip 3,5 (yazıyla üçbuçuk) saat ayakta duruyor, bekliyorsun. hadi ben spor ayakkabı giymiştim, karşı tarafın yellozu topukluyla bekledi! manyak!
babam çok istemişti zamanında avukat olmamı, ingilizce biliyorum fln diye. ama yemin ediyorum son dönemlerde (bu hafta) bu mesleği seçmediğime sevindiğim kadar hiçbir şeye sevinmemiş olabilirim.
bir de, sevgili yelloza buradan şöyle seslenmek istiyorum:
sensin yalancı şahit, asıl benim senin ifadene itirazım var!
deli mi ne. o sirkeci'deki adliyenin 5. katından aşağı atacaksın bunu. o apartman boşluğu gibi yere. ibreti alem ders alacak.
ayh rahatladım.
erdem'cim, sevgiler, öpüyorum. =)
not: doktor kısmını feri'nin yorumu hatırlattı yazayım biraz.
randevuya gittim. kapı açıldı gayet sessiz herşey. doktoru buldum. hoşgeldiniz dedi ve sonra sustu. ben de sustum tabi, e ne anlatayım dedim, bilmem ne istersen dedi, bazen çok kötü hissediyorum dedim, niye ki??? dedi. siz bana söyleyeceksiniz dedim. hmmm dedi.
özet olarak bu.
konuşmayı sevmeyen kekeme bir doktorum oldu. bir daha gider miyim emin değilim.
ya sas pedia!
-
müziği bırakıyorum açıklamasını yaparken uzun, yeni yıkanmış, sarı
yelelerine mi yoksa dev güneş gözlüklerine mi baksaydım karar veremediğim
törkiş ar...
9 years ago
3 comments:
Heyecanla bekliyoruz efenim :)
ayyy Yaseminciğim iyi geldin sabah sabah :)
ben bu yazıya Erdem'den bir yorum bekliyordum ama belli ki susma hakkını kullanıyor (Erdem ya böyle bir hakkımız var mı gerçekten, hayır bana hep susunca kabullenmişsin gibi gelir de bir çelişki var sanırsam :P)
Ayyy Ankara Hukuk yazmıştım ben 8. tercihimdi keşke okusaymışım bu yazıya rağmen eminim enformatik okumuş halimden daha mutlu olurdum :P
bir de Adliye snei öyle bir germiş ki başlığın doktor kısmı anlatılamamış :)
;)
arkadaşlar hemen konuşma hakkımı kullanmak istemekteyim. Bi çok avukatın hakkaten deli olduğu tecrübe ile sabittir. lakin hayat boyu her şeyden şiphe ederseniz kırklı yaşlara doğru hafiften kafanın üstünde yeller esmeye başlar. Bu arada sirkeci adliyesi sıcak olmasının dışında aslında çok da kötü adliyelerden değildir. Kip ben seni bi gün istanbul'un en "iğrenç 3 adliyesi" isimli turuma çağırayım da sen o zaman bak bakalım nasılmış adliyeler. Tüm iğrenç yanlarına rağmen ben sevmekteyim ama avukatlığı, Ferycim senle de meslektaş olmak iyi olabilirdi ama seni tanıdığım kadarıyla pek yapmak isteyeceğin bi meslek değil avukatlık. Öptüm sizi :)fery ayrıca soruların danışmanlık hizmeti kapsamında olacağından belli meblağ ödendikten sonra sana seve seve yardımcı olabilirim :) e malum kira, telefon falan gider dolu :)
Post a Comment