Tuesday, February 12, 2008

sushishesie

dün telefonda bunun geyiğini yaptık. madem bu kadar güzel suşi yapabiliyoruz evde, o zaman bir suşi mekanı açalım ismi suşi-şesi olsun ama söylenemez olsun, tekerlemeye benzesin millet delirsin dedik. şimdi yazarken farkediyorum ki o kadar da zor değilmiş yazılması ve söylenmesi.

ismi önemli değil, biz zaten hayalimizdeki mekanda hızlı ve ucuz suşi yapıp pıtır pıtır dağıtıcaz gelene gidene. suşi şefi ben olurum herhalde. pazar günü yaparken elime çok yak(p)ışmıştı netekim. pek de leziz olmuşlardı. hayatımda ilk defa simetriden ödün vermek zorunda kaldım gerçi. çünkü o malzemeleri öyle tammm ortaya yerleştir aman kaymasın, aman her dilimde aynı miktarda malzeme olsun falan diye uğraşmak pek zor. hadi uğraşırsın da yapamazsın bence.

uzun lafın kısası, biz pazar günü evde suşi yaptık.

suşiyi yapmak pek kolay. önce akla yatkın bir tarif bulmak gerekiyor internetten. tercihen türkçe, çünkü orada yazan alengirli malzeme isimlerini görünce insan ürküveriyor en başta. ama halbuse hepsi burda var! almak zorunda olduğunuz malzemeleri yazayım mesela bakın çok kolay:
-baldo pirinç (japon pirinci şişko şişkoymuş. en yakını olarak bunu seçtik, başarılı oldu): her markette var
-pirinç sirkesi (rice vinegar): carrefourda, metroda, champion'da, atatürk caddesindeki gurme şarküteride falan hep var her yerde. soya sosunun vazgeçilmez markası amoy'unkini aldık biz. güzel çıktı.
-yosun yaprağı (türkçesini ben salladım, asıl adı nori. suşinin sarıldığı yeşil kare yaprak): carrefourda 10luk, metro'da 50 lik paketlerde satılıyor. ama kalmayabiliyor. bulmak zor olabilir.

bunlar dışındaki hiçbir malzeme elzem değil. zaten en önemli olay suşiyi birarada tutmaya yarayacak olan yapışkan pirinci hazırlamak olduğundan pirinç, pirinç sirkesi, tuz ve şekeriniz varsa suşiniz var demektir. nori'yi kullanmadan da pirincin üstünde direk löp balık koyarak da suşi yapılabiliyor bildiğiniz gibi. gerçi onun başka bir adı var ama unuttum şimdi.

şöyle basitleştireyim, pilavı hazırlayıp, yosun yaprağının üstüne bastıra bastıra koyup içine de canınız ne isterse (somon stickleri, krem peynir, salatalık ve avokado kullandık biz) koyup rulo yaparsanız suşiniz tamam.

suşiyi sarmak için bamboo mat diye bir şey aldık biz o manyak şarküteriden mesela egzantrik olalım diye. ama evdeki hasır amerikan servis de aynı işi görürdü. olsaydı eğer.

yalnız bizim yaptığımız hataya düşmeyin, sadece tek cins balıkla takılmayın. biz, elimizin ayarı olmadığından aynı malzemelerle sadece boyutları farklı olmak üzere yüzlerce suşi yaptık. ve hep aynı şeyi yediğimizden de baydık bir süre sonra. tabakta suşi bırakmak gibi bir nosyonum oldu ilk defa, ama maliyet hesabı yapıp tanesinin (1 adet suşi) sadece 0,13125 ytl'ye geldiğini görünce "aman kalsın ayol nolcek (yarın yeriz)" dedim.

dışarda yediğimizde verdiğimiz onlarca (abartalım) yüzlerce ytl'den sonra bu hakikaten şaka gibi değil mi?

4 comments:

Esterhazy said...

cok sofistike ve de lezzetli durmaktalar kuzum, ellerinize saglik. Ancak ki "elzem" lafini nerden buldun da kullandin yahu? 75 yasinda teyzeler gibi...Bi de aklima bizim bolumde adi elzeme benzeyen antipatik hatun geldi aklima! Neydi onun adi be?

kip said...

ezlem'di onun adı elzem diil tabi.

niye ya ben elzem kelimesini çok severim. zaruri'den daha kibar. =)

Wuthering said...

şuşiler bayagi guzel gorunuyor.. ellerine saglik yafu..

Wuthering said...

ee hani yeni yazilar nerede??