Monday, April 7, 2008

karbo'suz günler

sevgili blogdaşlarım,


evet kötü bir insanım, evet yine advantage lounge'da 4 saat süren bekleme sürecinden çok sıkıldım. ama bu sefer şanslısınız; size kendi sıkıntımı geçirmek uğruna buradaki abuk subuk insanlardan bahsetmeyeceğim. o kolaya kaçmak olurdu. bugün size biraz kendimden bahsetmek istiyorum.

kip insanı olarak kış aylarında kendimi nadasa bırakıp her yaz başı -bkz: bikini paniği (yazın tatil yapamayacak olmanın konuyla ilgi ve alakası yoktur)- panikle rejime girmeye pek meyilliyim. geçen sene bu hezeyanımı spor salonuna 14 aylık üyelik yaptırarak geçirmeye çalıştım. nisan ayından ağustosa kadar iradeli bir şekilde haftada en az 3 gün gitmeme rağmen, daha sonra işimin izmitte oluşu, kadıköye gece 10larda dönmem gibi geçerli bahaneler bulup savsakladım. şu anki durumumda da favori defans cümlem: "haftanın en fazla 3 günü istanbuldayken spora nasıl gideyim." sümsük ve tembel bir insan olduğum sanılmasın lütfen, aksine çok aktifimdir. asansör tercih ederim ama nefes darlığından. ben spor yaparken mutlu olan bir insandım; gerçekten de endorfinlerimi salgılayıp yorgun ama mutlu bir insan olabiliyordum, fakat hayat şartları iş güç ve benim azimsizliğim her güzel şey gibi bunun da sonunu getirdi. milyorlarca paramın heba olduğu gerçeğiyle ise sadece duymamış gibi yaparak başa çıkabiliyorum. yenilir yutulur kazık değil netekim.

velhasıl-ı kelam, senelerce yazın kilo verip kışın kilo alan kip kişisi, kış sonu itibariyle yine ufak bir domuzcuk olduğundan kelli kilo verme niyetiyle rejime başladı. bu sefer daha önce hiç denemediğim karbonhidratları kesmece, yağları yakmaca oyununu oynuyorum. bir kaç gün oldu. ilk 2 gün 700er gram vererek 1,5 kilo gibi rekor miktarda kilo kaybettim. mutluluğuma diyecek yoktu. sabah omletlerim, öğlen ızgara et yanında salatalarım ve akşam etli salatalarımla çok mutluydum. unu şekeri, pastayı böreği, patates ve her türlü nişastayı ve tabi en acısı çikolatayı hayatımdan çıkarmıştım. nasıl olsa ben etobur bir insandım. başaracaktım.

gel gör ki kazın ayağı hiç öyle değil. bir kere yemekhanede her gün et çıkmıyor sevgili okuyucu. sonra sen gidip o kazık kafeteryada et yeme uğruna paracıklarını çar çur ediyorsun. sonra her yerde salata da bulunmuyor. bazen özel olarak gittiğin restoranda "yanına patates yerine salata koyun,sebze koyun lütfen" demene rağmen dayıyorlar kızarmış patatesleri, pilavları "kuş kadar etle akşama kadar nasıl dayanırım"ın hesabını yapmaya başlıyorsun. aklında sürekli abuk subuk hesaplar: "kabak yesem? 4 gram karbonhidrat var, havuç çok zararlı.."

bira yasak, meyve suyu yok, diet bile olsa kola ve her türlü gazlı içecek yasak. ice tea listede yok o yüzden habire ice tea light içiyorum ama o da kanımca sadece refreshment amacıyla içilmesi gereken bir şey. yemekle pek başarılı olmuyor.

hala azimliyim. 1 haftada 4 kilo veren kuzenimin ve beni doğurduktan sonra aynı rejimle 10 kilo veren annemin adımlarını takip ediyorum. ediyorsun da n'oluyor derseniz, dün resmen sadece marul ve peynirle beslenmeme rağmen yarım kiloya yakın almışım. ya bu diyette bir yamukluk var ya da benim metabolizmam çin seddi gibi, aşılamıyor.

en kötüsü de ne biliyor musunuz? polonyanın biraları o kadar güzel ki..

bir diğer iç sıkıntısı bloguyla daha görüşmek üzere! arivederçi!



PS: sevgili ozan, çok zayıfsın ve sürekli turistik amaçlarla gezip sinirimi bozuyorsun. yine de seni seviyor olmam ilahi bir güç olmalı,

imza: kip

3 comments:

Fery... said...

yase ya iyi ki tıklamışım blogunu :) koptum... ne kadar benzer yaşamlar... 1 senelik üye olduğum spor salonuna eylül ayı itibariyle kabusa dönen yaşamım sebebiyle her ay deli gibi para ödüyorum ve ne yazık ki para ödeyince spor yapmış olmuyorum :( ama ne yalan söliim bu post beni çok eğlendirdi; yalnız değilim demek ki :)

Esterhazy said...

:) Hastasin sen hasta! Polonya'nin birasina ragmen bu rejimi bozmuyorsan, vucudun elbet sana bi odul verecektir kuzum. Sabir, metanet, hepisi seninle ossun! Bi de buralara geleydin ama canin saossun, severim yine de seni ben.

kip said...

yarın bozuyorum şekerim rejimi.
akşama o geçen sefer ki muhteşem restoranda rezervasyon yaptırdık. yine aynı menüyü yicem; ballı yerfıstıklı sosta ribs ve bi litre bira!! ama bütün gün bişi yememeye çalışıcam.. belki kompanse eder =P