Tuesday, February 10, 2009

sicko?

buyrun benim?
gerçekten de, pazar sabahı başlayan üşüme krizimin beni buralara getireceğini bilsem evden dışarı adımımı atmazdım herhalde. yağmurlu vefakat görece ılık havada üstümde koccaman bir palto olduğu halde tir tir titrediğim zaman önümüzdeki 2 günü bitkisel hayatta geçireceğimi bilemezdim. aynı cümleyi 10 farklı şekilde daha formülize edebilirim ama anladınız herhalde. ortada hasta olmam için hiçbir sebep yoktu bunu da söylemek isterim! cumartesi üşütmedim, etrafımda salya sümük hasta kimse yoktu.. peki niye ben o zaman?!

neyse, takdir-i ilahi diyoruz. dün ve bugün işe gidemedim. pazar akşamından bu öğlene kadar komalık bir vaziyette ateşler içinde yatıyordum. mütemadiyen ateşim ölçülüyor, 38,7'nin altına düştüğünde sevinç topu oluyoruz (biz dediğim ben ve kendim, akşamları işten dönen annem de gruba dahil oluyor). pazartesi yani dün tahminen 20 saatimi uyuyarak geçirmişimdir. zaten pazar gecesi çok da geç yatmamama rağmen sabah 12den önce gözlerimi açamadım bir türlü. vücudumu kıpırdatamıyordum. brrrrr.. bir ara house md sahneleri geçti gözümün önünden .. gerçekten felç geçirdim fln sandım bir an çok feciydi. neyse. düne göre bugün daha insan gibi geçti sayılabilir. sabahtan çok ateşim vardı yine ama 12'de aldığım ilaçlar 1 saat içinde etki edince gözlerimi açabildim. hem bugün sıcak süt dışında katı yemek de yiyebildim. hatta bilgisayarda bir şeyler bile yazabiliyorum şu an. ilaçlar sağolsunlar, 2 gün gecikmeli de olsa etki ediyorlar demekki.

şu an yaşlı bir tömbeki bağımlısı gibi öksürmem dışında ateşim eser miktarda. vücudum hala çok yorgun (son 48 saatin 35inde uyuyan bir insan nasıl yorgun olabilir aklım almıyor ama) ama bu akşam da erkenden yatıp yarın normal insanlar gibi işe gitmeyi planlıyorum. umarım mikrop saçmam. acaba kendime şu hasta maskelerinden mi alsam? inanılmaz öksürüyorum ve travesti sesimle bugün bin tane müşteriyle telefonda konuşmak zorunda kaldım. arayanlar bin pişman oldular. neyse bu da bir şeydir.

bütün gün evde oturmak çok sıkıcı bir şeymiş bu arada. haftaiçi olduğu için belli bir rutininiz de olmuyor. mesela haftasonu hangi saatte hangi kanalda ne var bildiğim için ufak da olsa belli bir rutinim olmuş oluyor. 12.00da cnbce'de ne dizisi varsa izle gibi. ama haftaiçi seda sayan mı ebru şallı mı yoksa kafam hiç basmasa da cnbce ekonomi bülteni mi gibi kafa karışıklıkları yaşadım. yaşadım derken, gözlerimi açık tutabildiğim 5-10 dk'dan bahsediyorum sadece. hastalığın iyi yanı hiç yok denebilecek kadar az. evde mızıldanacak biri olsa neyse de yalnızken çekilmiyor. kendi suyunu kendin almak zorunda kalıyorsun fln. kabus.

son sözüm: hasta olmayın bu virüs pek fena!

No comments: