Tuesday, March 25, 2008

kıprıs reloaded+seyahetler

bir önceki postta sizleri kıskandırmaya çalışırken henüz istanbulda serin serin evimdeydim, başıma geleceklerden habersizdim, valizimi** de hazırlamamıştım. havaalanında uçağın kapısından inmemle kendimi odun fırınına girmiş gibi hissetmem bir oldu. tabi bunda uçağın içinin klimayla pek bir güzel hatta fazlaca soğutulmuş olmasının da etkisi olabilir. bilemiyorum. dolayısıyla, ceketimi üstümden nasıl bir hızla çıkardığımın tahminini sizlere bırakıyorum. pek sevgili havayolu bizi o betonun üstünde uçaktan terminale kadar yürüttüğü için, neredeyse converselerimin altı eriyip betona yapışacaktı (mübalağa sanatı 101).

dikkat edenler kafalarını yormasınlar diye söylüyorum, evet bir iş kadınıyım(!) ama takım elbise gömleğin altına siyah converselerimi giymekten gocunmuyorum. ayrıca çantamda da yeni pabetlerim vardı naaaber. neyse. ne diyorduk.. çok sıcaktı uzun lafın kısası! ama kıbrıslılar şahane insanlar, arabaları hep en güzelinden, en kliması canavar gibi çalışanından, başka türlüsü de düşünülemezdi zaten. sadece minicik ufacık bir sorun var arabalarında, o da direksiyonun sağda olması ama çok büyütmemişler kendileri bu sorunu anladığım kadarıyla, madem direksiyon sağda trafik de soldan aksın o zaman mantığıyla tersin tersin gidip geliyorlar.

bir garip yer bu kıbrıs, arazilerde yeşillik yok denecek kadar az. kurak bir görüntü. eskiden kışları adamakıllı kış olurmuş ama şimdi mart ayında yaza giriyorlar. bitki örtüsü de sersemleyip koyvermiş doğal olarak. ama şehir merkezleri gerekli sulama tesisatları sağolsun çiçekli ağaçlı rengarenk. zaten evleri de ege evleri gibi. böyle bir de tanıdık bir koku var havada. kendimi izmirde hissettim. utanmasam çeşme diyeceğim ama çeşmenin soğuk rüzgarlarına ayıp olur susuyorum.
.
.
.
gurbetteki her delikanlı iş kadını gibi ben de dün mesai çıkışı hızlı bir şekilde otele valizimi fırlatıp, kotumu giyip (bu arada kendime not: bir daha gelirken sandalet ve şort getir) aradım bir taksi! ve hop ver elini girne! hedefim güzel bir yemek üstü karlı bir kumar gecesiydi. ama lezzetsiz ve kazık bir balık üstü dandik casinoyla yetindim. burası yeme içme baabında çok pahalı be ya! insanda heyecanla kumara para saçacak hal bırakmıyorlar. gerçi benim seçtiğim dandirikten bir otelin hayalkırıklığı adındaki minicik casinosuydu (türküm, dramatiğim, abartıyı severim!). aslında 100lerce dolarlık fişleri tuz serper gibi rulet masasına dağıtan kadın kendini las vegasta sandığından ben de onunla beraber biraz havaya girer gibi oldum, kabul, ama sonra kollu makinelerin hiçbirinin kollu olmadığını görünce canım sıkıldı. dijital dünyanın gözü kör olsun!! bütün kollu makineler düğmeyle çalışıyor, 15'' ekranları var falan. utanmasalar internetteki siteyi açacaklarmış.. düpedüz kalpazanlık! zaten jeton fln devri de kapanmış, kredi alıyorsun da işte o ona yükleniyor kazanınca bir şeyler. çil çil paralar dökülecek de ben bunları havaya fırlatıcam, nerdeee.

oynamadım ben de! bindim taksiye evime döndüm. çıkarken de güvenliğe pis pis baktım. o da bana pis pis baktı. bu paçozu buraya nasıl aldık diye. rezil ederim ulen sizi işte ben de böyle! (tabi casinonun adını hatırlayamamamın pek bir önemi yok burda hehe)


**
bu arada, valiz derken, 1 gece 2 gün için ne valizi diyecek olanlar vardır. olabilir. ama benim koskocaman bir bakım (sadece makyaj değil!!) çantam var, sırf onu taşımak için (keza içinde keser biçer döver aletler olduğundan uçakta kabine de alamıyoruz) minik bir valize ihtiyacım oluyor her türlü. bu yüzden, bütün cumartesimi bu gayede harcadım. yani istanbuldaki 2 günümden biri (her seferinde bagaja verecek olsam da), minik kabin içi boy valiz aramakla geçti. sonunda tabiki de heyyula gibi bir şeyle eve döndüm. klasik. kendimi savunma adına, miniklerin hiçbiri yeterince eşya almayacak gibi gözüktü diyebilirim (o kadar doldurursan tabi). ama gözüm de kaldı o samsonitelarda. listenin bu maddesi hala doldurulamadı ya, neyse yarın polonyadan bakarım ben de minik valiz! nasolsa bütün gün boşum.

bu seferki varşova hedefim: camper mağazalarına gidip istanbuldaki fiyatlarla karşılaştırmak! kahverengi bota ihtiyacım var da hehe

No comments: