Saturday, December 13, 2008

nuriye teyze

bayram haftası sebebiyle geniş ailem tarafından ablukaya alınmışlığım henüz bitmedi, bitemedi. seneler zarfında bayram ortamlarında konuşulan klasik muhabbetler de zamanla evrim geçirdi tabi.. eskiden okul/sınavlar nasıl, iş buldun mu, iş nasıl muhabbetleri dönerken yaş ilerledikçe ee ne zaman evleniyorsun muhabbetlerine geldik hep. şimdi kardeş, ben ve bir kuzen dışında herkesler evlendi ya.. sıra o kuzeni de geçti ya artık, kardeşle biz en ufaklar olarak kalakaldık. henüz ona da dadanmıyorlar pek, çocuk daha ufak, yeni mezun fln diye; ama ben tam anlamıyla yaylım ateşi altındayım. nasihat veren verene. senelerce uğraşıp didinip geçen sene evlenmeyi başaran medyatik kuzenim baba olacağı haberinin de gazıyla geçen günkü fasılda rakıları fondipleyip döktürmeye başladı: "erkek dediğini ipler onda hissiyatı vererek idare edeceksin, kadın dediğin eli maşalı olmayacak, evini döndüremeyene kadın demem ben, etli sarma yapmayı öğren, gömlek ütüle antrenman yap şimdiden" fln filan. hee o zaman diyorum, evlilik bana külliyen ters.

halbuse, benim evlilikle ilgili en büyük hayalim evimi döndürecek maaşlı bir kadın/teyze olması evimde. mümkünse 50 yaş üstü, ununu elemiş, eleğini asmış. hayatla barışık, mükemmel yemekler yapan, temizlikten anlayan (benden bile titiz), evimde benim olamadığım o ev kadını ruhunu yaşatacak bir kadın istiyorum. evlilik deyince aklıma hep nuriye teyze geliyor işte! nur yüzlü tonton bir kadın. sabah evden bir hışım çıkarken benim toplayamadığım yatağımı ben eve gelmeden jilet gibi yapan, mutfağımı her zaman tertemiz ve toplu tutan, bulaşıklarımı, çamaşılarımı yıkayıp, ütülerimi yapıp özenle dolaba asan.. evim 3293. yıldızlı otel gibi olsun ben de kraliçe olayım istiyorum, evet. nuriye teyzem haftanın 5 günü gelsin. işi olsa da olmasa da gelsin, işi yoksa otursun seda sayan karşısında çekirdek çitlesin, örgü örsün, bütün gün yaysın dilerse.. kendi evi gibi görsün benim evimi, düzensiz olunca huzuru bozulur o zaman, sevdiği için yapar. içinden gelince pazara gidip mevsim sebzeleri alsın. bana da telefon etsin, "kızım kızanım yavrum, tazeciğğdi aldım ya ben de fasülyeleri tabiiy, kılçıkları bile yoh idi bir göreydin, hemenciğ bir zeytinyağlısından yapıveğğdim akşam yiyiverin gaari" desin. beni çocuğu gibi sevsin ama annem gibi de bağırmasın odanı topla çok dağınıksın diye. "ah kızanım, o kadar çalışıyor ki yatağını toplayamamış bu sabah da" desin kendisi toplasın, gülümseyerek. ben de hediyeler götüreyim ona: "bak bakayım nuriye (nur yüzlü ya) teyze olcak mı bu sana, olmazsa değiştiririm, toruna da bunu aldım bak bak ne güzel di miiii" diyeyim. ailemden biri olsun nuriye teyze.

işte arkadaşlar evlilik deyince aklıma bu nuriye teyze geliyor benim. teyzem benim canım. olsa şimdi hemen onunla evlenirim.

ps: nuriye teyzenin üretimine henüz başlanmamış, o yüzden görsel olarak adile naşit koyuverdim tepeye gari. adile teyzeye hasta olsam da çok yüksek volümlü bir teyzem olurdu o, ben onun alçak volümlüsü nuriye teyzeye talibim.

No comments: